Menemenli Mustafa Kemal Sönmez: “Tarım Politikaları Değişmeli”

İzmir’de Mustafa Kemal Sönmez ile tarım ve hayvancılık üzerine röportaj yaptık. Sönmez, tarım politikalarının değişmesi gerektiğinin altını çizdi.

Gündem Yayın: 30 Mart 2023 - Perşembe - Güncelleme: 30.03.2023 18:46:00
Editör - Ege Bakış Haber
Okuma Süresi: 17 dk.
271 okunma
Takip EtGoogle News

İzmir’in en verimli topraklarına sahip olan Menemen Ovası’nda 3 kuşaktır tarım ve hayvancılık ile uğraşan Sönmez ailesinin 3. kuşak yöneticisi Mustafa Kemal Sönmez ile tarım ve hayvancılığın Menemen’de geldiği noktayı konuştuk.

Mustafa Kemal Sönmez’i ve Sönmez Çiftliği’nin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

Ben Mustafa Kemal Sönmez olarak Menemen’de doğdum, büyüdüm. Gözümüzü açtığımızdan beri bu çiftliğin sınırları içerisinde hayvancılık faaliyeti ile önce babam ilgileniyordu, sonra da yıllar geçtikçe iş ağabeyim ve benim çevremde dönmeye başladı. Böylelikle hayvancı olduk. Başka yaptığımız bir işimiz yok. Hayvancılığı geliştirdik. Ağabeyim kasap oldu. Kasap dükkanı açtık. Sonra onu geliştirdi, pişiricili bir kasap dükkanına çevirdi. Ben çiftlikle ilgileniyorum. Buranın tüm akışı, benim sorumluluğumda. Ağabeyim de dükkanla ilgileniyor. Böyle bir sinerji içerisinde burası bir aile çiftliği. Zaten ülkede aile çiftliğinin dışındaki çiftlikler kalmadı. Bitti, gitti. Ufaklar bitti, en büyükler de bitti. Aile çiftliği olarak ayakta durmaya çalışabildiğimiz kadar, durmaya çalışıyoruz.

whatsapp-image-2023-03-20-at-11-13-07.jpeg

Dedemden kalma bir arazideyiz. Atalarımız Pomak’tır bizim, Rodop dağlarında yaşarlarmış oradan gelmişiz. Önce dedemin babası gelmiş. Arabistan Mustafa lakaplı, Arabistan harbini görmüş dedemiz. Babamın dedesi mübadele ile gelmiş. Dedem Aliağa’nın Güzelhisar köyünde doğmuş. O zamanlar Güzelhisar, Aliağa, Menemen bunlar, Güzelhisar nahiyeyken, Güzelhisar Defterdarlık’mış Osmanlı döneminde. Dedem orada doğmuş büyümüş. 1950’de gelmiş Menemen’e, 1952 yılında Menemen Şoförler Cemiyeti Başkanı olmuş. Bu arazileri alıyor, aynı zamanda arabacılık yapıyor. Ailemizde, Menemen Garajı’nı kuran insandır benim dedemdir Kemal Sönmez. 29 yıl bir fiil Menemen’de Şoförler Cemiyeti Başkanlığı yapmıştır. Ama aynı zamanda da buralarda çiftçilik ve hayvancılık faaliyetini yürütmüştür. Daha sonrasında 1979’da yeni damları babam yapıp, devam etmiş. Biz de şimdi ağabeyimle geliştirip, bugünlere kadar geldik Allah’a şükürler olsun.

Hem çiftçilik ve esnaflık yapıyorsunuz. O günlerden bugünlere nasıl gelindi? Çiftçilik, hayvancılık nerede?

Çok klişe olacak belki ama hayvancılığı, çiftçiliği, tarımı, ülkedeki yöneticilerin, tarım politikalarının, hayvancılık politikalarının olmamasından dolayı artık bir dar boğaza girdi hayvancılık ve çiftçilik. Biz mücadele ediyoruz, edeceğiz. Çocuklarımıza da bırakacağız. Benim okuyan çocuklarım var, onlar da bu işi yapmak istiyorlar. Yapmaları için ben de kanımın son damlasına kadar ben burada mücadele edeceğim. Şöyle söyleyeyim ben size. Atadan, dededen tarlalar kalıyor, onlarda bir sıkıntı yok. Geliştirebilen geliştiriyor, geliştiremeyen yok olup, giden yok olup gidiyor. Hayvancılık da buna keza. Hayvan kalır, traktör kalır, tapan kalır, alet, ekipman kalabilir ancak şuandaki en büyük problemimiz, sulama sıkıntısı. Tarımdaki sulama sıkıntısı hayvancılığa da sirayet edecek. Neden? Çünkü su olmadan biz hayvanlarımıza kaliteli yem yetiştirmeyi bırakın, yem yetiştiremeyiz. Şuanda büyük bir kuraklık var. Fakat kuraklık bağıra bağıra geldiği halde hükümet yetkilileri, ne Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı bununla ilgili herhangi bir çiftçiye ön ayak olmak, herhangi bir tedbir, hiçbir şey yaptıkları yok. Karşıdan sadece izliyorlar. Hepimiz dua ediyoruz, ‘Allah’ım yardım et’ diyerekten. Ancak Allah bize akıl fikir vermiş. Önce teknolojiyi kullanacağız. Bilimi kullanacağız, ondan sonra bu sorunu aşacağız. Yani diyeceksiniz ki ne yapalım? Bizim bölgemizde müthiş bir kuraklık var. Vahşi sulama hat safhada. Yani hiç birimiz damla sulamaya geçemiyoruz. Maliyetler çok yüksek, kazançlar çok düşük. Gübrenin çuvalı 1.000 lira olmuş. Yani böyle olduğu zaman sona doğru gidiliyor. Mesela ette. ‘Et pahalı’ diyor herkes. Vatandaş haklı, alamıyor. Fakat 20 aydan önce biz bir danayı çıkartamıyoruz. Kuraklıktan dolayı kaliteli yem yetiştiremiyoruz. Onun haricinde bizden etin çıkışı, yani karkasın kasap dükkanına gönderilişi 170 lira. Orada 220 lira kıyma satıyorlar. Bunun et, kemik firesi var. Kasabında bir kar etmesi gerekiyor, devamlılığı için. Yemin çuvalı 412,5 lira. Faturalarını gösterebilirim. Bize arpa verdiklerini söylüyorlar. Bakın sübvansiyonunu arpa veriyorlar. TMO’dan. Haziran ayında, hatta Temmuz ayında bir keserler, bu yıl ilk arpamızı biz sanırım Şubat’ın 3’ünde alabildik. ‘Arpa vereceğiz, arpa vereceğiz’ Şubat oldu. Şubat’ta, Mart’ta verdiler, bir de Nisan’da verirler ondan sonrası yok, bitti. Bir daha arpa falan yok. Ondan sonra biz 8-9 liraya tüccardan arpa alıp, hayvanımıza yedirdiğimizde maliyetleri siz düşünün. Bir dana son 4-5 ayına girdiğinde, bıçaklık dana 12-13 kilogram çuval yem yiyiyor. Arpa ve kesik yem. Bunun matematiğini yaptığınız zaman 110-120 lira sırf çuval yem yiyiyor. Yoncası, çeşitli çayır otları, samanı, eleman maliyeti, traktörünün mazotu, işgal ettiği yerin maliyeti, bunların hiçbiri bu maliyetin içinde değil. O maliyetleri koyduğunuz zaman bir dana benden günde yiyecek 170-180 lira, ayda 5 bin, 5 bin 500 lira yapacak. 300 kilo aldığım danayı 600 kilo canlı ağırlığa getirmek için 9 ay mücadele edeceğim. 9 ayda benden yediği 40 bin lira. Aldığım para 20 bin lira, 60 bin lira. Bu danayı bıçağa verdim 330 kilo et çıktı. Toplayacağı para 55 bin lira. Şimdi bu matematik olur mu? Arpayı bana sürekli verir, istediğim kadar bu iş öyle olur.

2.jpg

Yani zarar yazıyor diyorsunuz. Hayvancılık zayıfladı diyorsunuz?

Menemen’de hayvancılık 31 bin büyükbaş hayvan varken, şu anda fiili rakamlar 18 bindir. Bu resmi rakamlara bakıldığında hala 30 binlerde gözükür. Bu bir oyundur. İlçe Tarım Müdürlüğü’nden rakam alınsa bugün 30 binlerdedir. Küçükbaş hayvan da 15 bin kadar keçi, 45 bin kadar koyun. Size karşı dağları göstereyim. Dumanlı dağ. Çukurköy, Bozalan, İğnedere, Süleymanlı. Buraları Yanıkköy, Belen. Bunlar Göktepesi karşıda kara ormanları. Bunlar Menemen’in dağ köyleridir. Şimdi buradan baktığınızda bu dağı görüyorsunuz. Biz buradan baktık mı eskiden 150 tane sürü görürdük, beyaz beyaz. Şimdi 1 sürü görmek mümkün değil. 150 sürü demek, buradan baktığınız zaman 300 hayvanın altındaki sürüyü göremezsin uzaklığından dolayı. 150 tane dediğin zaman 300 sürü kıyamet gibi hayvan yapıyordu.

Bu bölgede Aliağa, Çiğli önemli. Buradaki çiftçilik diğerlerini de besliyordu. Çiftçinin parası olmazsa bir yerden alışveriş yapamaz. Bu olumsuz etkileri Menemen’de de çok fark ediliyor mu? Menemen bu olumsuzluğu ne yaparak kurtarmaya çalışıyor?

Şimdi çeyizciler kapandı artık. Çeyiz olayı bitmiştir. İnsanlar kel, kör şeyler alıp düğün yapmaya bakıyor artık. Eskiden insanların üzümü depodaydı, üzümünü bozdururdu, düğününü yapardı. Traktör alacak, pamuğunu bozdururdu. Hasadı iyi gitti, parasını cebine koydu mu, tartamat deriz biz. Tartamağı omuzuna atar, alır ailesini en güzel yerde yemeğini de yerdi. En iyi markalardan alışverişte yapardı. Menemen’de çeşitli mağazalar var. Bu mağazalar şuan bir bir kapanıyor. Çünkü alışveriş yapan yok. Bunun kurtuluşu nereden geçe? Genel siyasete bakacak olursak birincisi kurtuluşu tarım politikasından. Yerelde de yerel yöneticilerin, kaymakamlık olur, belediye başkanlığı olur. Tarım şehri olan Menemen için, tarım için ne yapabilirler, bugüne kadar kimse bununla ilgilenmiyor. Herkes parke taşı döşeyim, asfaltını atayım, kanalizasyonunu yapayım. Evet bunlar ihtiyaç. Bunlar olmadan şehir hijyenik bir vaziyete gelmez ancak ıspanak, kereviz yetişmezse, mandalina, pırasa, domates, biber, patlıcan mevsimine göre yetişmezse, bizim ovamızda, biz İstanbul’u, Ankara’yı, biz İzmir’in şehrin göbeğini besliyoruz, Menemen olarak. Ancak bu hiç kimsenin gözünde değil. Hiç kimse kale almıyor. Bittiği zaman anlarlar.

3.jpg

Çeşme’nin mavi denizi var. Yerel yöneticiler sahillere nasıl gözü gibi bakıyorsa, buradaki yerel yöneticiler de buradaki bu yeşil denize, bu ovaya, bütün bu araziye gözü gibi bakması lazım. İşler doğru yapıldığında Menemen’de de işler eski günlerine dönebilir mi?

Evet çok kolay. Bir kere Gediz’e ıslah gerekli. İlerden gelen suların temizlenmesi. Suyun tutulması. Ufak bir gölet. Hatta birkaç gölet. Önceliğimiz su. Akıl var, fikir var. Toprak var, hayvan var ya da üretilebilir, yenilenebilir ama suyu satın alamayız. Kesinlikle su problemini çözeceğiz. İkincisi yerel yöneticilerden başlamalı bu iş. Yerel yöneticiler hayvancıları toplayıp, sorun dinlemeyecek. Gerek yok. Sorun belli. ‘Ben bunu yapıyorum arkadaşlar. Gelin hep birlikte yapalım’ diyecek. Ama ne yapacak? Çiftçiyi hayvancılığı kalkındıracak projeler üretecek. Bu projelerin hepsi benim gibi, Ali dayı gibi, Veli dayı gibi herkeste mevcut. Belki ben biraz daha geliştirmişimdir, kafamda canlandırmışımdır. Bunların uygulanmasını istiyorum. Yerel yöneticilere de bunlardan bahsedeceğiz.

whatsapp-image-2023-03-20-at-11-13-09.jpeg

Son bir şey soracağım. Menemen Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi aynı partiden olsaydı, çünkü burada kompakt bir çalışma lazım. Bu işler daha kolay olur muydu?

Şimdi bencillik var biraz. Ben yaptım, sen yaptın. Yani köylü Mehmet’i düşünen yok. Tamirci Ömer Usta’yı düşünen yok. Terzi Hayri’yi düşünen yok. Kasabı, mandıracıyı düşünen yok. Herkes ben o partidenim. Ya bunun siyaseti yoktur, bunun partisi de yoktur. Bu siyaset ne için? İnsanların hayatını kolaylaştırmak için var. Kolaylaştırsınlar, bu kadar basit. Yani yıllarca ilçe belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi yürüttü. İsim vermek gerekirse, Aziz Bey Menemen Ovası’nın yollarını yapmasaydı, biz hala traktörlerimizi batırıyorduk ovada, bırakın arabayı. Araba geçmesini bırakın. Aziz Bey kimi dinledi, kime sordu? Hiç kimseye sormadı. Menemen Belediye Başkanına bile şifayen ‘Ova yollarınızı yapıyorum’ dedi. Ova yollarını kazdı mı? Hayır, yaptı. İnisiyatif kullanacak insan lazım. Ben yapıyorum ama yapmadan önce de sivil toplum kuruluşları ile görüşürsün, kanaat önderleri, bu işin tarımla, çiftçilikle, hayvancılıkla bu işin önünde kimler var, en arkasında ya. Giderim ben Çukurköy’dekinle, giderim ben başka köylerdeki Ali kahya ile görüşürüm sorunlarını anlarım. Keçi, koyun ağıllarına arabayı bırakın, traktör gitmiyor ya. Bir greyder geçirmek çok mu zor? Bir stabilize malzeme dökmek zor mu? Hiç zor değil. Bunların bölgesi belli. Eski Görece’de 20 tane koyuncu var. Yol 1 tane. Çık bakalım oraya sen. Yolunu yapıver adamın ya. Veyahut da git Hatundere’ye, Türkelli’ye. Bunlar çok kolay işler. Bunlar maliyetli işler değil, masraflı işler değil. Sadece ya göreceksin ya da görecek ekibin olacak. Ekibin zayıfsa bunları göremezsin, başka işlerin peşinde koşarsın. Protokol adamı olmamak lazım. Bayramlarda, özel günlerde kravatı takarsın. Onun haricinde ben kendi işimde sabah 5’te çiftlikteyim. Bir kaymakam, bir belediye başkanı olarak sosyal sorumluluk üstleniyorsun. Kalk kardeşim saat 6’da. Gez bakalım memlekette, karanlıkta neler oluyor. Gün ışığında bu işleri görmek kolay. Gez bakalım karanlıkta neler oluyor, ne filmler dönüyor. Kimler zor günler, saatler yaşıyorlar. Yani halledilmeyecek meseleler değil. Çünkü devletin parası da var, ekipmanı da var, her şeyi var.

4.jpg

Sönmez çiftliğinde 3 kuşaktır çiftçilik ve hayvancılık yapan Mustafa Kemal Sönmez ile birlikteyiz. Her şey geliyor, maliyetler ve memleket meseleleri olunca siyasete dayanıyor. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Şimdi hayvancılık bugünlerde popüler. Birazcık süt hayvancısı para kazanıyor gibi göründüğünde hemen yurtdışında ithalata açıyorlar. Gebe, düve ithalatını açıyorlar. Çok hızlı şekilde eskiden, bunların karantina dönemleri vardı. 45 yurtdışında, 45 gün burada, şudur, budur evrak işi. Çok acil bu işin ticaretini yapan firmaların önünü kesmeleri lazım. Onlara yedirdikleri kazandırdıkları paraları, biz üreticilere dağıtsalar biz ihya oluruz. Ben Ekim, Kasım, Aralık’ın süt desteklemesini daha alamadım. Mart ayı geldi. Mart ayı bitecek, seçim olmasa Haziran’da da alamayız. Bu kadar basit. İnekler kesime gitti ve hala gidiyor. Bakın 2018 yılında 450 olan Menemen’deki, soy kütüğüne kayıtlı resmi hayvancılık yapan işletmelerden bugün 180 tane kalmış. Yarısından fazlası gitmiş. Bu adamlar hiçbir zaman yarısının değerinde hayvan satamadı adamlar. İflas etti, bitti, battı gitti. Tarım başlı başına bu ülkede bir bakanlık olabilir. Hayvancılık da başlı başına olması lazım. Nedir, Tarım ve Orman Bakanlığı? Ormancılık ile hayvancılık bir tutulabilir mi? Hepsi başlı başına bir bakanlık. Kesinlikle bir kere ayırmaları lazım. Yani ben Menemen İlçe Tarım Müdürlüğü’nden çok memnunum. Memurlar çok ilgililer. Geliyorlar, aşılarımızı yapıyorlar, çok mücadele ediyorlar. Onların da fikirleri var. Bu insanların da fikirleri alınmalı. Söyleyecek çok şey var ama sizin de dediğiniz gibi her şey siyasete gelip dayanıyor. İnşallah güzel günler olacağını düşünüyoruz. Biz mücadeleciyiz. Sonuna kadar işin peşini bırakmayacağız. İnşallah büyüklerimiz de sesimizi duyarlar.

7.jpg

Son cümleleriniz?

Tarımda da, hayvancılıkta da dediğim gibi yurtdışına bağımlı hale geldik. Bu bizi en çok yaralayan da küçükken ilkokulda hep, ‘Türkiye kendi kendine yetebilen, balıkçılıkta bile, tarımda, hayvancılıkta kendi kendine yetebilen birkaç ülkeden bir tanesi’ derlerdi. Şimdi yetmeyi bırakın dışarıdan sürekli ithalat yapıyoruz. Tarım ürünü. Çok acıdır. En basit yetişen yağmurun, damlasını görüp de toprakta biten, iki kere daha yağmur yağsa bize mahsul verebilen arpa, buğday vb. tahıllar bugün, şimdi bir koridor oluşturuluyor, dünyanın bir ucundan buraya gelebilir mi diyerekten politik mücadeleler veriliyor. Bunlara hiç gerek yok. Ankara’ya gidip gelen bir insan olarak söylüyorum; Afyonkarahisar’ı geçtikten sonra Doğu, Güneydoğu, tarlalar bomboş. Hiçbir çiftçiyi destekleyen, teşvik eden bir tarım politikası yok. Ver kardeşim ver. Ver tohumu, gübreyi. Eksin millet. Tahıl koridoru biz olabiliriz. Kesinlikle tarım politikası değişmeli. Bu işin başına iş bilen, bilimi, teknolojiyi kullanabilen, mecliste uyuyanlar değil. Siyaseten 20-30 sene önce de gördük. Herkes kendine çalışıyor, kimse vatandaşa çalışmıyor. Bunun önüne geçilirse bir tek tarımda hayvancılıkta değil, her şey de kalkınma olur.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.